8 Haziran 2007 Cuma

Breaking and Entering


Dün seyrettik bu filmi de..
Her gün her gün film mi seyredilir demeyin. Salonunuzun duvarları müsaitse, koltuğunuz yayılmak için çok uygunsa, evde bir de projektörünüz varsa o zaman beni çok iyi anlarsınız..

Dün Zeynepler geldiler yemeğe. Yemek dediğim de öyle allı güllü yemek değil. Çayın yanında annelerimizin "gün" adı altında çektikleri ziyafet benzeri bir şey..

Neyse konumuza dönelim:
Jude Law (Will), Robin Wright Penn (Liv), Juliette Binoche'un (Amira) oyunculuklarını gösterdikleri hoş bir filmdi. Jude Law'ı beyaz perdeye çok yakıştırdığımı farkettim. Belki de "The Holiday"deki oyunculuğunun etkisindeyim hala :)

Will ve Liv 10 senedir birlikte yaşayan bir çifttir. Liv'in ayrıldığı eşinden Oana adında bir kızı vardır. 13 yaşında, jimnastikle uğraşan bir otistiktir. Hiç uyumayan ve sürekli egzersiz yapan, renk vs takıntısı olan bir çocuktur.
Will mimardır ve Kings Cross için güzel planları vardır. Bir gün iki ortak birlikte çalıştıkları bina soyulur. Bilgisayarlar ve monitörlerin hepsi çalınır. 6 gün sonra yeni bilgisayarlar geldiğinde bina tekrar soyulur, bu sefer önceki sefer Will'in kişisel bilgisayarında olan Oana ve Liv'i gösteren videolar ve fotoğraflar bir cdye yüklenerek Will'in masasına bırakılmıştır. Soygun yapan her kimse resimleri incelemiş ve Will'de kalması gerektiğini düşünerek cd ye yüklemiştir(işte insanlık!). 3. kez soygun gerçekleştirilebilir düşüncesiyle Will ve ortağı binalarını gözetlemeye başlarlar. Bir kaç gün sonra Will binalarına girmeye çalışan kişiyi görür. Bu sadece bir çocuktur(Miro). Will onun peşinden koşar ve çocuk izini kaybettirdiğini sanırken, onu evine kadar takip eder. Gördükleri onu şaşırtır çünkü karşısındakiler bir kaç gün önce parkta karşılaştıkları Bosna'lı anne-oğuldur. Kapılarını tıklamadan zildeki numarayı alır ve kadını arar. Kadın (Amira) terzidir ve Will yırtık ceket bahanesiyle onun evine gider. Bu şekilde Amira ile ilişkileri başlar. Aslında Will'in aklındaki plan başta bu değildir, soygun yapanları yakalamaktır ve Amira'nın evine ilk gittiği gün oğlu Miro'nun kendisinden çalarak yaptığı maketlerle hazırladığı projeleri görür ve ilgileniyormuş gibi yaparak Miro'nun kendisine uğraması için kartvizitini bırakır. Ama Amira oğluna Will'den bahsetmeyi unutur. Miro bir gün eve geldiğinde kartviziti görür ve Will'in her şeyden haberi olduğunu anlar. Aslında yaşça küçük bir çocuk olduğundan zırlayarak her şeyi annesine anlatır. Amira her şeyi öğrense de bunu Will'e belli etmez. Onunla birlikte olur ve her ihtimale karşı diye bir arkadaşına çıplak fotoğraflarını çektirir. Ama buna gerek kalmayacaktır çünkü Will iyi bir insandır.
Will, Amira'yla vakit geçirirken bir yandan da Oana'yla ilgilenmeye çalışır. Oana aslında Will ile Liv arasındaki bağlardan biridir ve filmin sonuna doğru geçireceği kaza sonrasında (merak etmeyin ciddi bir şey değil) Will ve Liv arasındaki bağların daha da kuvvetlenmesini sağlar. Tabi Will de Amira'da aşkı ararken, aradığının yeni bir aşk değil, kaybettiği aşk olduğunu farkeder ve Liv'e döner..

Hah nihayet yazacağım bölüm bitti :) Gerisini seyredersiniz artık, tabi anlaşılamayan bir bölüm kaldıysa :)

Anlatırken bayık gibi gelmiş olabilir belki ama hoş bir filmdi hakkaten.
Ana fikir : Parmaklarınla reçel yersen ellerin yapış yapış olur :))

Hiç yorum yok: